Psikanaliz, Antik Yunan tragedyalarından bu yana Site yaşamıyla ve kahramanın kendisini halkın gözünden nasıl gördüğüyle ilgilenmiştir. Bunun psikanalizin söyleyen ama ne söylediğini bilmeyen bilinçdışı öznesi için temsil ettiği şey, öznenin kendi tarihsel kırılmalarını, eylemlerini ve sorumluluklarını özne-öteki-söylem bağlamında ele alabilmesindedir. İçinde yaşadığımız dijital çağ ise bu tür bir işleyişin çoktan geçersizleştiği, imajın ve sayısal olanın kardeşliğinin bunun yerini aldığı yeni normların çağıdır. Öznelliğin ve toplumsal bağın hesaptan düşüldüğü bu “neo” formların belirgin bir özelliği, gerçeklikle ve diğerleriyle kurduğumuz ilişkileri düzenlerken aynı anda hem daha geçirgen ve uçucu hem de daha katı ve dışlayıcı olmalarıdır. Sonsuz bir şimdide akışta kalma arzusunun dayattığı hisler hegemonyasının çıkmazı bir yana, Bir’in endişe verici dönüşümlerine tanıklık ettiğimiz toplumsallığımızda birey ve “demos” geriliminin güncelini tartışmaya çalışacağız.